24 Mayıs 2012 Perşembe

Only Eyes

Kara kedisine Emilio Estevez adını verip bir de sarılıp ona klip çeken abi.
Nasıl güzelsin bilmiyorum.
Bu şarkı ve fondaki sulu boya resimlerinle 
"someone who grew up with summer in his heart and on his mind" 
tanımını da tam olarak karşıladın sanırım artık.





20 Mayıs 2012 Pazar

Bitirme de Bitti..

İşletme Mühendisliği bitirme projemizin bitişini
şarkıyı son ses açıp Ed gibi dans ederek kutlayabiliriz bence!!

 

Bir de geçtiğimiz haftalarda çalmadık kapı bırakmazken çok darladığım, deli uzun araştırma anketimizi yanıtlayan, şirketinde dağıtan eş dost akraba herkese tekrar teşekkürler.
Lisans hayatımla birlikte Burak Büyükdemir'in e-pazarlama dersi ve seminerler de bitmiş oluyor haliyle, 
muhtemelen e-ticaret siteleri ve dijital gibi konularla gelemeyebilirim bir daha bu bloga...




13 Mayıs 2012 Pazar

Koleksiyon BEA

Haberiniz yok, ben 2 sefer daha Büyük Ev Ablukada dinlemeye gittim.
Evet adeta konser biriktirme tribine girdim. Ama artık sonlandırıyorum bu durumu, çünkü artık herkes dinliyor onları, herkes konserlerde bağıra çağıra tepiniyor, artık iş maddeye döndü her gece her gece sahnedeler, hem artık fazla geyik de yapmıyorlar ve de Canavar 'yeni bi şarkı çalıcaz şimdi size' dediğinde biliyorum ki artık o yeni değil, ya '75 lira borçlu ölen sülo' ya da 'aşıkinsanbikayanındibiymiş endibi' şarkısı. Daha önce fark etmemiştim ama ne de çok nedenim varmış, ben bile şaşırdım buna. Bu arada artık herkes de biliyor diye düşünüyorum - ekip Bartu Küçükçağlayan, Cem Yılmazer, Berkun Oya, Onur Ünsal gibi tiyatrocular ve benzerlerinden oluşuyor.
 

Büyük Ev Ablukada değişik bir psikolojiydi gerçekten. Onları ilk kez Ghetto'da dinledikten iki akşam sonra koşa koşa Krek'teki Aile Tansiyonu'na gitmemse benim psikolojimin nasıl değişik olduğunu gösteriyor sanırım. Sonra kalktım karda kışta bir kez daha gittim Krek'e. Neyse sonra biraz ara verdik ilişkimize. Ama baktım çocuklar martta kalmış Kadıköy Karga'ya geliyorlar. Burnumuzun dibi, o kadar uzaklara gidip gelip Kadıköy konserine katılmamak olmaz. Ve bu konsere de yıllardır nasılsa bir türlü görüşemediğim ortaokuldaki sıra arkadaşımla gittim, yeniden buluştuk, 4. konser en azından güzel şeylere vesile oldu diyebiliyoruz. 


Nisan ayında ise Kadıköy Halk Eğitim'de düğün konseptli konserleri olduğunu duyan arkadaşlarımdan teklif alınca gitmemek ol(a)mazdı. Kadıköy Anadolulu dostlarımın şansına akustik performans baya güzeldi bu kez ve 'süpriz sanatçı' da yetenekli abimiz Korhan Futacı çıktı bir kez daha. Son konser ise okulum festivali, 10 Mayıs - İTÜ Taşkışla. Bu kez ortabahçede ayakta akustik konser. İyiydiler güzeldiler, ama artık biraz usanmışlar ki lilililerle yeteri kadar uzayamadı, koli basililerle bitiverdi. Böyle alt alta yazınca her ay illa bir kez grubu görmeliymişim gibi hissettim ben de, ama son 3 konsere gidişimiz biraz şans eseri-oluverdi.


6 konserle baya bir yatırım yaptım bence kendilerine, benden bu kadar. Bundan sonra artık bir festivalde karşıma çıkmazlarsa falan ilişkimizi orda-burda-biyerde kulaklıklar aracılığıyla devam ettirme kararı aldım.
Ama siz gidin benim yerime de bir görün abileri.






7 Mayıs 2012 Pazartesi

Kariyer.net

Travelling Wilburys herkes burada imiş! Bob Dylan, George Harrison, Tom Petty, Jeff Lynne...

              -------------       -------------       -------------      --------------       -------------      ------------

Boğaziçi mezunu, sonrasında uzun yıllar Amerika'da okumuş/çalışmış, bugün ise CEO rolüyle kariyer.net ekibini sürükleyen Yusuf Azoz 'dijital dünya ve kariyer'i anlatıyor.
Yusuf Azoz şirket kurmak gibi bir girişimde bulunmamış, ancak çalıştığı şirketlerde kurum içi girişimciliği destekleyen pek çok projede aktif olarak yer alarak girişimciliği deneyimlemiş biri. Bu yolu benimseyen genel merkezi New Jersey'de bulunan Telcordia Technologies şirketinde 4 sene boyunca yürüttüğü projeler sayesinde neredeyse 14 yıllık deneyim kazandığını söylüyor. Türkiye'ye geri döndüğünde de Turkcell Katma Değerli Hizmetler ekibine dahil oluyor; benzer şekilde burada da kurum içi girişimcilik bir hayli desteklenen bir yöntem. 2007 yılından bu yana üstlendiği görev ise oldukça başarılı bir hikaye yazmış bir start-up şirketini, şirketin kurulduğu ilk günkü girişimci ruhun yok olmasına izin vermeden kurumsala taşımak ve sağlıklı bir şekilde büyütmek.

Kariyer.net, Türkiye'de internetin ilk alevlendiği dönemlerde ortaya çıkan bir girişimcilik örneği. Bilişim sistemleri ve İnsan kaynakları alanında donanımlı iki kurucu ortakla 1999'da yayına giren bu online insan kaynakları platformu, 2006 yılında cimri.com, sigortam.net, neredekal.com, hangikredi.com gibi girişimleri bünyesinde bulunduran iLab Ventures ailesine dahil oluyor. Kariyer.net ise ilk yatırımını %50 hisse karşılığında öğrencilere part-time iş fırsatları sunan unisbul.com'a yapıyor.
Bugün 265 kişiden oluşan Kariyer.net ekibi Türkiye'de online olarak yayınlanan ilanların %65'ini yönetmekte. Genel merkez İstanbul'da, ancak firmalarla yüz yüze görüşerek internet üzerinden işe alım süreçleri hakkında bilgi desteği sağlanması ve kurumlara erişilebilmesi amacıyla 10 farklı şehirde daha ofisler bulunuyor.
İş arayan ve iş verenler bu platform sayesinde sanal ortamda sayısız ilana ve donanımlı adaya ulaşabiliyor. İş arayanlara açık pozisyonlar içerisinden kendilerine uygun olanı arama, filtreleyebilme özellikleri sunulurken şirketler aday filtreleme, eleme, bilgileri işletmedeki yetkili kişilere yönlendirme vb. tüm işe alım süreçlerini burada rahatlıkla yürütebiliyor. Online süreçler ilanların dağıtılmasını kolaylaştırıyor, başvuru sayısını arttırıyor, en donanımlı adayı bulma şansını yaratıyor.
İş modeli daha çok şirketlerin insan kaynakları süreçleri için değer yarattığından; haliyle gelir yapısını da ağırlıklı olarak şirketlerden alınan aday veri tabanına erişim vb. üyelik ücretleri ile şirketlerin satın aldığı ilan paketleri oluşturuyor. Siteye alınan reklam yayınları ve sunulan ücretli kişilik testleri de diğer gelir kalemlerini oluşturmakta elbette, ancak bunlardan sağlanan getiri oransal olarak oldukça düşük.
İK sektörü teknoloji ve dijitaldeki değişimler sayesinde büyümeye oldukça açık ve gideceği daha çok uzun bir yol olduğu öngörülüyor. Değişim sinyallerini "professional network" olarak ortaya çıkan LinkedIn ile görmek mümkün. Her ne kadar sosyal ağ imiş gibi görünse de modelin ilk hedefinin firmalara işe alım hizmeti sunmak olduğu biliniyor. Bu anlamda internet üzerindeki sosyalleşmenin işe alım sürecini nereye götüreceği sektörün önündeki en önemli sorulardan.
Kariyer.net ise kurulduğu günden beri teknolojiyi yakalamak adına kendini yenilese de iş modelini hiç değiştirmemiş durumda. Bu haliyle Kariyer.net sitesine aldığı trafik açısından incelendiğinde değerin %80'lere ulaştığı görülüyor; en yakın rakibi ise %30 trafik alma oranına sahip.

Küreselleşen, Thomas Friedman'ın tabiriyle düzleşen (the world is flat!) ve yenilenen dünyaya ayak uydurabilmek, günün teknoloji ve dijitaldeki  değişimlerini iyi anlayabilmeyi gerektiriyor. Örneğin 2007'de cep telefonu piyasasını domine eden Nokia ve Motorola'nın bugün neden Samsung ve Apple'ın gerisinde kaldığını görebilmek, hatta sektördeki tüm üreticilerden önce piyasaya akıllı telefon sunan ve app store girişimlerinde bulunan Nokia'nın o dönem neden başarılı olamadığını da okuyabilmek gerekiyor ki dünya nerelerden nerelere doğru gidiyor anlaşılabilsin.
Bugün artık küreselleşme 1.0, küreselleşme 2.0, küreselleşme 3.0 şeklinde dönemlere ayrıldığı görülen bu hızlı yenilenme süreci önce ülkeleri etkiledi, sonra şirketleri değişime ayak uydurmaya zorladı, şimdi ise birey bazında ele alınabiliyor. Küreselleşme 3.0 iş yapış şekillerinde, hayat tarzlarında, makro dengelerde kayda değer bir değişim yaratmış durumda ve bu dönemde ortaya çıkanlar gerçekten de 'vay canına!' dedirten teknolojiler ve buluşlar.
Teknolojideki gelişmeler ürünlerin tanıtılmasını, yayılmasını, büyük kitlelere ulaştırılmasını da oldukça kolaylaştırıyor ve penetrasyonu hızlandırıyor. Öyle ki, ilk PDA modelini pazara sunan Palm o dönem dünya çapında 1 milyarıncı satışına 18. ayda ulaşmışken iPhone 4S bu satış rakamına sadece 24 saat içerisinde ulaşabiliyor.

Son olarak, peki dijitalde işleyen esas kanunlar neler?
3 başlıkla sıralayabiliyoruz.
1- Moore Kanunu. Intel'in kurucularından Gordon Moore'un savunduğu bir teori. Mikroçip teknolojisi geliştikçe çiplerin hızlarının artacağı ve boyutlarının küçüleceğine ilişkin. Bugünkü dünya için hiç de yanlış sayılmaz evet.
2- Metcalfe Kanunu. Adını internet protokollerini hizmete sunan şirketin kurucularından Bob Metcalfe'ten alıyor ve etkileşimli bir platform olan internette networke katılan kişi sayısı arttıkça o ağın yarattığı değerin artacağını savunuyor. Bugün Facebook, eBay, Kariyer.net gibi etkileşimli pek çok site bu teoriyi doğruluyor. Değer bolluktan yaratılıyor!
3- Jobs Kanunu. Adını Apple'ın dahisi Steve Jobs'tan alıyor. Bu ise aslında Yusuf Azoz'un teorisi ve Apple'ın dokunmatik teknolojisiyle başlayan dijital yenilenmenin yakın zamanda üst seviyede talimat ve etkileşime olanak verecek ürünlerle devam edeceği yönünde.





4 Mayıs 2012 Cuma

GittiGidiyor.com

Everybody hurts. Bu kez Patti Smith söylesin.

              -------------       -------------       -------------      --------------       -------------      ------------

Serkan Borançılı ve Aydonat Atasever gittigidiyor.com'un İTÜ Mimarlık mezunu kurucu ve yönetici ekibinden.
Seminer dersi ise  E-Pazarlama değil bu kez, İTÜ mezunlar konseyinin desteğiyle Girişimcilik!

Serkan Borançılı askerden dönüşü itibariyle dönemin dikkat çeken internet girişimleri üzerine araştırma yapmaya, pek çok e-ticaret modelini incelemeye başlıyor. Sizin site sahibi olarak içerik üretmenize gerek olmayan, alıcı ve satıcının yaratacağı içeriğe dayalı (C2C), dolayısıyla büyük bir yatırım gerektirmeyen, reklam getirisine bel bağlamayacak, bu sayede de ilk günden para kazandırabilir bir model olarak ise eBay modeli adeta parlıyor önünde. Seçilecek iş modelinin gelir yapısını reklamın oluşturulması istenmiyor o dönem, çünkü 2000'lerde bir internet sitesi olarak reklam geliriyle yaşayabilmek mümkün değil. eBay'in online açık arttırma modeli, o dönem Türkiye'de pek çok farklı e-ticaret modeli çalıştırılmaya başlanmış olsa da, pek denenmemiş bir model. Rekabet ortamının henüz oluşmamış olması ve piyasaya ilk giren olunmasının avantaj yaratacağı düşünceleriyle bu modelin tercih edildiği söylenebilir.
Tüm bu incelemeler sonrasında 2001 Şubat'ında gittigidiyor.com yayına giriyor. GittiGidiyor'un online açık arttırma modeliyle büyük bir kullanıcı kitlesine ulaşması ise piayasayı yavaş yavaş uyandırıyor. 2004'te Mynet ve Doğan Holding internet girişimlerinde "açık arttırma" yapısını çalıştırmayı hedefliyorlar. Değişimlerini müşteriye duyurmak, tanıtmak adına büyük meblağlarla TV ve gazete reklamı harcamaları yapıyorlar. Ancak tüm bunların network effect yardımıyla aslında GittiGidiyor'a yarayacağı ve GittiGidiyor'u daha da büyüteceğini öngöremiyorlar.
Peki network effect nedir? Dünyada sadece sizin cep telefonunuzun olması ya da sadece sizin e-mail hesabınızın olması ne kadar değer yaratmıyorsa, sosyal medyada ve/veya e-ticaret sitelerinde kullanıcı sayısı ne kadar artarsa içerik ve yaratılan değer o kadar artıyor anlamına geliyor. Var olan ağın kırılması ise kullanıcı sayısı arttıkça o kadar zorlaşıyor. gittigidiyor.com ilk giren avantajıyla Mynet ve Doğan Grubu henüz uyanmadan yaklaşık 100.000 kullanıcıya ulaşmışken sözü edilen bu etkiden fayda sağlamaması zaten mümkün durmuyor.

gittigidiyor.com "Sıfır Risk" uygulamasıyla internet alışverişine güven duymayan kullanıcılara güvenli ticaret imkanı sunarak sektörün yönünü de değiştiriyor aslında. GittiGidiyor'da alıcı parayı site hesabına yatırır, talep ettiği ürün bloke edilir, satıcı kabul ederse ürün bırakılır ve para satıcının hesabına aktarılır. gittigidiyor.com'un e-ticaret sitesi olarak alışverişte tampon bölge oluşturması internet üzerinden para el değiştirirken güven ortamını da destekliyor kısacası.

2001'de üç kurucu ortakla başlatılan ve hızla büyüyen girişim, 2007'de %10 azınlık hisse karşılığında artık dünya devi eBay ile ortaklık kuruyor, ortaklık taahhütlerinden biri ise "2011 Mayıs'ında şirketin ve yönetimin devri" şeklinde. 2011'de yapılan %93'lük hisse devir anlaşmasında kurucu ekibin yakın coğrafyadaki ülkelerde 5 sene süresince kazandığı bu yetkinlik ve tecrübelere dayalı iş yapmama - rekabet etmeme maddesi bulunuyor. GittiGidiyor - eBay ortaklığının geliştirilmesindeki en önemli adamlardan biri ise Markafoni kurucu ortaklarından Sina Afra. Sina Afra o dönem eBay şirketinde çalışıyor ve 2006'da GittiGidiyor'la yatırım görüşmesi yapılması amacıyla Türkiye'ye gönderiliyor.

GittiGidiyor kurucu ekibinin diğer hatrı sayılır girişimlerini ise UZMANTV, Cimri.com, Timsah.com, istanbul.net olarak sıralayabiliyoruz bugün. Ekibin inanarak girdiği en son iş ise yeni ve yerel bir ödeme sistemleri modeli iPara. E-ticaret konusunda yetkin pek çok kişi 2013 ve sonrasında ödeme sistemlerine ilişkin uygulamaların patlayacağını öngörüyor, ekibin bu son girişimi de hayli mantıklı bu noktada. iPara'yı rekabette öne çıkaracak konumlamanın sıfır riskli ve yerelleştirilmiş ödeme sistemi uygulaması şeklinde olması planlanıyor. Ancak eBay'in sahibi olduğu Amerikalı PayPal gittigidiyor.com aracılığıyla, Markafoni yatırımcısı Allegro grubun sahibi olduğu ve Avrupa'da oldukça tanınan PayU ise markafoni.com aracılığıyla piyasada varlar şu an. Dolayısıyla rakipler göz ardı edilebilecek gibi değil, ancak yerele uyarlanmış ödeme sistemi modelini geliştirmiş olmaları iPara'nın elindeki silah olacak gibi duruyor.