27 Nisan 2013 Cumartesi

they were 5 and did not want to be 6.

"Biz beş arkadaşız. Bir gün peş peşe evin birinden dışarı çıktık. İlk çıkan kapının yanında durdu, ardından ikinci çıktı, daha doğrusu bir civa topağı gibi kaydı ve ikincinin yanında yerini aldı. Sonra üçüncü, dördüncü ve beşinci çıktı. Sonunda hepimiz bir hizada durduk. İnsanlar bizi fark etmeye başladılar; bizi gösterip "Şu beşi o evden çıktılar," dediler. O zamandan beri birlikte yaşıyoruz. Eğer bir altıncı sürekli aramıza katılmaya çalışıyor olmasaydı huzur içinde yaşayacaktık. Bize bir kötülük etmiyor, ama sinirimizi bozuyor ve bu da yeterince kötü. Neden istenmediği yere girmeye çalışıyor? Onu tanımıyoruz ve aramıza katılmasını istemiyoruz. Bir zamanlar, elbette, biz beşimiz de birbirimizi tanımıyorduk. Hala da birbirimizi tanıdığımız söylenemez, ama beşimiz için caiz ve hoş görülebilir olan o altıncı için caiz ve hoş görülebilir değil. Her halükarda, biz beş kişiyiz ve altı kişi olmak istemiyoruz. Ve zaten sürekli birlikte olmanın anlamı nedir ki? Bunun beşimiz için de bir anlamı yok, ama işte biz bir aradayız ve bir arada kalacağız. Öte yandan, tecrübelerimize dayanarak, yeni bir kaynaşma istemiyoruz. Ama bunu altıncıya nasıl açıklayacaksın? Uzun açıklamalar onu neredeyse aramıza almamızla sonuçlanacaktı, o yüzden açıklama yapmamayı ve onu aramıza almamayı tercih ediyoruz. Suratını nasıl asarsa assın onu dirseklerimizle itiyoruz, ama ne kadar itersek itelim geri geliyor." demiş Kafka.
Peki, bir hikayenin 3:49 dakikada bu kadar net anlatılabilmesi?
(bitirme projesi dedikleriniz hep böyle olsun inşallah)







12 Nisan 2013 Cuma

Planets Ripped You Apart!

Huzursuz ruhlu adamlarla -ki onların kendilerini ifade yolu çoğu zaman müzik oluyor-
bir anda karşılaşıvermek fazlasıyla etkileyici olabiliyor bazen.
Mesela şu kaydı izlerken bile ölmek mümkün.





7 Nisan 2013 Pazar

Running Down the Street in Our Underwear


Dün gece şu güne kadarki hayatımın en geç saatte başlayan konserindeydim. Zira saatlerimiz 00.20'yi gösterirken henüz daha sahnede kimseler yoktu.
Peki sonra konserde uykumuz gelmesin?!
Tabi ki de gelemedi. Çünkü afedersiniz FM Belfast İzlandalardan kalkıp gelmiş Babylon sahnesinde ÇILGIN ATIYORDU. Tozu dumana kattılar adeta, en yerinde-duramamalı konser olabilirdi. Dans etmekten hiç anlamayan bir kişi olarak konser boyu yanımda baya güzel dans edip duran arkadaşıma pek eşlik edemesem de, zıplamayı beceriyorum bana kadar. Ve evet insanların güzel dans edebilen ya da yeri gelip kendi konsere girmeyip seni içeri sokan arkadaşları olması güzel. Hatta FM Belfast için en doğru ekip.
Dün gece neler mi oldu? Welcome to the jungle'lar ve bir dolu coverlar havada mı uçuşmadı, aynı zamanda İzlandalı efsane Múm'un da üyelerinden Örvar kravatını başına bağlayıp rap mi yapmadı, Underwear parçasında sahnedeki tüm abiler pantolonlarını mı indirmediler. Yoksa sahneden gelen komutlarla tüm salon yerlere mi çömelip çömelip kalkmadı (herkes bir anda kalkarken düşüverenler de var aramızda!) ya da koca göbekli, kırmızı pantolon askılı Borko fazlaca sempatik mi değildi. Kaçık kaçık dans eden, arada bir çığlıklar atan kısa boylu vokalinse konser öncesi ne içtiğine dair pek bir malumatımız yok.
Laf aramızda, güzel müzik dinlerken çok zıplasanız da çok yorulmuyormuşsunuz ve dönüşte gece eve kaçta varsanız da epey bir süre uyuyamıyormuşsunuz #idontwanttogotosleepeither.





2 Nisan 2013 Salı

age circles

Bir ağacın gövdesinden müzik dinlemeyi hayal etmiş miydiniz hiç??