Yaklaşık bir ay önce, konuyla çok alakasız bir işin peşinden koşarken
dalıverdiğim bir sayfada Finn Andrews adıyla beraber The Veils geliyoor haberini
görüvermem çok ilginçti mesela.
Adeta gözlerim karardı, iptal edilen Sigur Ros ve National
biletlerimle Veils+Placebo biletini değiştirip elime 20 lira verdiklerinde
kendime gelebildim ancak. Aslında Veils Babylon'a veya
Salon'a gelse çok daha iyiydi, zira Finn Andrews'i küçük bir salonda dizlerinin
dibinde dinlemek fazlasıyla etkileyici (öldürücü) olabilirdi. Şarkılarını bu denli yaşayarak söyleyen çok
fazla adam bilmiyorum çünkü (Morrissey'i hiç unutmuş değilim). Ama geliyorlar ya!
Açıkçası böyle güzel şeyler bu kadar hızlı gelmez benim başıma.
Gelirse de illa bir terslik çıkar. Ya param olmaz bilet alamam (Bob Dylan), ya
bilet alırım konser alanını bulamam (Julian Casablancas) ya da konsere günler kala etkinlik iptal
olur (National). Dolayısıyla yeri geldiğinde, Veils de olsa, açık alan saha içi
biletine tamah etmeyi bilmeli insan.
The Veils sahneye çıktığında Finn tam bir çubuk adam, adeta bacakları yok,
ben şahidim.
Yalnız hep time stays, we go! albümünden
çalıyorlar, eskilerden pek yok, belki bir sit down by the fire.
Ama Finn bu
haliyle bile ağlatıyor, bir de jugular'ı falan çalsa orada ne yapardık acaba.
Dün akşam bir kez daha sevdim kendisini, müzisyen adam dediğiniz böyle güzel bir
şey gerçekten de.
Akşamın esas oğlanı Placebo'ya gelince...
Sahnede adeta parıldıyorlar (zaten nedense Placebo deyince benim gözümde canlanan hep bir mavi, beyaz, siyah parıltılar). Tabiri caizse çalarken yorulmalık türden bir müzik yapıyorlar, öyle ki Brian Molko mikrofonun başında-gözlerimizin önünde eridi! Ama dinleyiciyle etkileşimlerine diyecek sözüm yok, onlar çalarken Parkorman yerinde duramıyor. Hatta bir ara dinleyiciler tek taraflı etkileşip alanı "Her Yer Taksim, Her Yer Direniş" tezahüratına boğduklarında, Brian muhtemelen konudan bihaber, bu yoğun ilgi kendisine sanıyor ve "Thank You Very Much" diyor, biz de ancak "Peki Madem" diyebiliyoruz.
Tek sorun, benim Placebo kariyerimi lise 2'deyken falan bıraktığımı konserde fark edişim, meğer benim için bir english summer rain'de kalmışlar. Muhtemelen şurada >>>
Dolayısıyla civardaki gençler gibi tüm şarkıları kelimesi kelimesine söyleyemiyorum ama yine de orada olmak güzel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder