21 Haziran 2014 Cumartesi

whatever colors you have in your mind..

İstanbul'da Bob Dylan'la yapamadık. Olmadı. 
Hani tamam belki şarkı aralarında konuşmazsın, ruh halin tribin öyledir, salondaki hissiyatı(!) bozmak istemiyorsundur ve benzeri de, giderken bir thank you bir good nite demez mi insan, neden demez, sen de dahil hepimiz onca yoldan gelmişiz.
En azından bizim oralardan şarkılar çalsaydın bari biz kendi kendimize etkileşirdik oturduğumuz yerde.
Ayrıca konserde 20 dakika ara? 
Zaten etkileşememiştik, alışamamıştık birbirimize onu demiştim dimi.
Oturduğumuz yer demişken, bir daha koca platformlu koca salonlardaki konserler oturmalıysa gitmemeye karar verdim.
Bir de o kırmızı ceketli bandomsu amcalar... 
Şekillere bürünmek, büründürmek hoş değil bazen, Bob Dylan and His Band'i böyle bağırmak.

Ama müzikten değil de sözlerden hangi şarkıydı bu'yu yakalamaya çalışmak pek hoş olmuyor Bob. 
Bir kere sanatçı kendi şarkısını coverlamamalı ya, cover başkasının işi.
Tamam o yaşta böyle bir Blowin In The Wind beklemiyorduk zaten ama yine de daha mutlu bir gece olabilirdi bence.....





1 Haziran 2014 Pazar

Pickwick Kağıtları

David Copperfield. Oliver Twist. A Christmas Carol. Great Expectations.
Kendisini bu ünlü başlıklar aracılığıyla tanıyoruz, ancak adeta 1830'ların pazarlama gurusu olduğunu hiç bilmezdik. 
Charles Dickens'ın ilk kitabı, bugün diğerleri kadar popüler değil lakin 19. yüzyılın en çok satan romanı olarak biliniyor, Pickwick Kağıtları


Kitabın ortaya çıkış hikayesi ise hayli ilginç: 
Dickens'ın Boz imzası taşıyan pek çok hikayesi dönemin dergilerinde yayınlanmaktadır, ancak hiç bir yayıncı yazara hatrı sayılır bir ücret ödemez. Hikayeler 36'yı bulunca yazar bunları Boz'un Karalamaları adı altında tek bir kitapta toplar; ancak kitabı da satış rakamları açısından başarısızdır. Allahtan yazarın ve yayıncının bir nebze olsun yanında olmak adına dönemin İngiliz yasaları kitap başına vergi indirimi uygulamakta ve satılmayan kitapların, kitapçılar arasında el değiştirmesine imkan vermektedir. Böylelikle Boz'un Karalamaları bir şekilde Chapman&Hall'ın dükkanına ulaşır. 
O aralık Chapman&Hall iflasın eşiğinde, Robert Seymour ise hikaye kitaplarını resimleyen oldukça popüler (bir o kadar da alkolik ve kumarbaz) bir yazardır. Borç batağındaki Seymour %85 gibi ciddi bir kardan pay yüzdesi şartıyla Chapman&Hall'a önerecekleri genç bir yazarın kitabını resimlemeyi teklif eder. Chapman&Hall için bu kaçırılmayacak bir tekliftir, zira yayıncılar o güne kadar hiç bir işlerinden %15 kar kazanamamıştır. Ancak önerebilecekleri bir yazarları da yoktur. Olsa zaten iflasa bu denli yakın olmayacaklarını düşünürler. Derken.. Raftaki Boz'un Karalamaları (okumamışlarsa da) bir anda dikkatlerini çeker. 
Ekip Dickens'la anlaştığında kısmen riskli ancak pek parlak, Dickens'ın 40 milyon pound'luk servetinin temelini hazırlayacak bir yola baş koymuştur artık. Çünkü Dickens tek bir kitap  yerine aylık fasiküller halinde basmayı ve her fasikülde climax'lerle sonlanan bir hikaye yayınlamayı teklif eder. Baskı maliyetlerini ise en düşük maliyetli, neredeyse okuduktan sonra atmalık kağıtları kullanarak en aza - 1 şilin - indirmeyi önerir.
Pickwick Kağıtları beklenmedik bir ilgiyle karşılanır. Dickens'ın tahmin ettiği gibi, yazdığı climax'ler ve Mr. Pickwick'in maceraları okuyucuyu bir hayli heyecanlandırmıştır, hatta okuyucu öyle heyecanlıdır ki fasiküllerin yayını iki seneye yakın devam eder. Böylece Dickens hem bugünkü tv dizilerinin hem de ciltsiz paperback kitapların fikir babası oluverir.
Dickens'ı pazarlama gurusu olarak tanımlamamız bu fasikülleri 1 şiline ürettirip iki sene kitleleri peşinden sürüklemesinden kaynaklanmıyor tabii sadece. Yazar tüketiciyi öyle iyi anlamış ki, okuyucuların bu daha tezgahta parçalanmaya başlamış kağıtları kütüphanelerine koymak istemediklerini, ancak Pickwick Kağıtları'nı kütüphanelerine koymak için can attıklarını çok iyi biliyor. Ve tüm fasiküllerin bir araya toplandığı hardback baskıları koşarak alacağını da... 
Böylelikle Dickens aynı kitabı aynı tüketici kitlesine iki kere satmayı başarıyor.
Tabii bitmedi. 
Yazar, aylarca bir diğerini beklerken tekrar tekrar okuduğu fasiküllerin okuyucu için ne denli kıymetli olduğunu da çok iyi biliyor. Bu kez de hardback kitabı kütüphanesinde, mutlu (biraz da zengin) okuyucuların parçalandığı için eskiciye verdiği fasikülleri toplatıyor, birleştirip süsletiyor, haliyle ciddi de bir kar payı ile special edition koleksiyoncu baskısı adı altında aynı kitle üçüncü kez satıyor. Reklam mottosu önemli: Ünlü romanın özgün kağıtlarına basılmış ilk hali.
Çok düşük maliyetle çok büyük iş.
Aslında çok da mantıklı.
Tüketici içgörüsü esas nokta işte. Ne denir, düşünene görene helal olsun!

Referans: "Oscar Nasıl Wilde Oldu?"
Elliot Engel