7 Mayıs 2012 Pazartesi

Kariyer.net

Travelling Wilburys herkes burada imiş! Bob Dylan, George Harrison, Tom Petty, Jeff Lynne...

              -------------       -------------       -------------      --------------       -------------      ------------

Boğaziçi mezunu, sonrasında uzun yıllar Amerika'da okumuş/çalışmış, bugün ise CEO rolüyle kariyer.net ekibini sürükleyen Yusuf Azoz 'dijital dünya ve kariyer'i anlatıyor.
Yusuf Azoz şirket kurmak gibi bir girişimde bulunmamış, ancak çalıştığı şirketlerde kurum içi girişimciliği destekleyen pek çok projede aktif olarak yer alarak girişimciliği deneyimlemiş biri. Bu yolu benimseyen genel merkezi New Jersey'de bulunan Telcordia Technologies şirketinde 4 sene boyunca yürüttüğü projeler sayesinde neredeyse 14 yıllık deneyim kazandığını söylüyor. Türkiye'ye geri döndüğünde de Turkcell Katma Değerli Hizmetler ekibine dahil oluyor; benzer şekilde burada da kurum içi girişimcilik bir hayli desteklenen bir yöntem. 2007 yılından bu yana üstlendiği görev ise oldukça başarılı bir hikaye yazmış bir start-up şirketini, şirketin kurulduğu ilk günkü girişimci ruhun yok olmasına izin vermeden kurumsala taşımak ve sağlıklı bir şekilde büyütmek.

Kariyer.net, Türkiye'de internetin ilk alevlendiği dönemlerde ortaya çıkan bir girişimcilik örneği. Bilişim sistemleri ve İnsan kaynakları alanında donanımlı iki kurucu ortakla 1999'da yayına giren bu online insan kaynakları platformu, 2006 yılında cimri.com, sigortam.net, neredekal.com, hangikredi.com gibi girişimleri bünyesinde bulunduran iLab Ventures ailesine dahil oluyor. Kariyer.net ise ilk yatırımını %50 hisse karşılığında öğrencilere part-time iş fırsatları sunan unisbul.com'a yapıyor.
Bugün 265 kişiden oluşan Kariyer.net ekibi Türkiye'de online olarak yayınlanan ilanların %65'ini yönetmekte. Genel merkez İstanbul'da, ancak firmalarla yüz yüze görüşerek internet üzerinden işe alım süreçleri hakkında bilgi desteği sağlanması ve kurumlara erişilebilmesi amacıyla 10 farklı şehirde daha ofisler bulunuyor.
İş arayan ve iş verenler bu platform sayesinde sanal ortamda sayısız ilana ve donanımlı adaya ulaşabiliyor. İş arayanlara açık pozisyonlar içerisinden kendilerine uygun olanı arama, filtreleyebilme özellikleri sunulurken şirketler aday filtreleme, eleme, bilgileri işletmedeki yetkili kişilere yönlendirme vb. tüm işe alım süreçlerini burada rahatlıkla yürütebiliyor. Online süreçler ilanların dağıtılmasını kolaylaştırıyor, başvuru sayısını arttırıyor, en donanımlı adayı bulma şansını yaratıyor.
İş modeli daha çok şirketlerin insan kaynakları süreçleri için değer yarattığından; haliyle gelir yapısını da ağırlıklı olarak şirketlerden alınan aday veri tabanına erişim vb. üyelik ücretleri ile şirketlerin satın aldığı ilan paketleri oluşturuyor. Siteye alınan reklam yayınları ve sunulan ücretli kişilik testleri de diğer gelir kalemlerini oluşturmakta elbette, ancak bunlardan sağlanan getiri oransal olarak oldukça düşük.
İK sektörü teknoloji ve dijitaldeki değişimler sayesinde büyümeye oldukça açık ve gideceği daha çok uzun bir yol olduğu öngörülüyor. Değişim sinyallerini "professional network" olarak ortaya çıkan LinkedIn ile görmek mümkün. Her ne kadar sosyal ağ imiş gibi görünse de modelin ilk hedefinin firmalara işe alım hizmeti sunmak olduğu biliniyor. Bu anlamda internet üzerindeki sosyalleşmenin işe alım sürecini nereye götüreceği sektörün önündeki en önemli sorulardan.
Kariyer.net ise kurulduğu günden beri teknolojiyi yakalamak adına kendini yenilese de iş modelini hiç değiştirmemiş durumda. Bu haliyle Kariyer.net sitesine aldığı trafik açısından incelendiğinde değerin %80'lere ulaştığı görülüyor; en yakın rakibi ise %30 trafik alma oranına sahip.

Küreselleşen, Thomas Friedman'ın tabiriyle düzleşen (the world is flat!) ve yenilenen dünyaya ayak uydurabilmek, günün teknoloji ve dijitaldeki  değişimlerini iyi anlayabilmeyi gerektiriyor. Örneğin 2007'de cep telefonu piyasasını domine eden Nokia ve Motorola'nın bugün neden Samsung ve Apple'ın gerisinde kaldığını görebilmek, hatta sektördeki tüm üreticilerden önce piyasaya akıllı telefon sunan ve app store girişimlerinde bulunan Nokia'nın o dönem neden başarılı olamadığını da okuyabilmek gerekiyor ki dünya nerelerden nerelere doğru gidiyor anlaşılabilsin.
Bugün artık küreselleşme 1.0, küreselleşme 2.0, küreselleşme 3.0 şeklinde dönemlere ayrıldığı görülen bu hızlı yenilenme süreci önce ülkeleri etkiledi, sonra şirketleri değişime ayak uydurmaya zorladı, şimdi ise birey bazında ele alınabiliyor. Küreselleşme 3.0 iş yapış şekillerinde, hayat tarzlarında, makro dengelerde kayda değer bir değişim yaratmış durumda ve bu dönemde ortaya çıkanlar gerçekten de 'vay canına!' dedirten teknolojiler ve buluşlar.
Teknolojideki gelişmeler ürünlerin tanıtılmasını, yayılmasını, büyük kitlelere ulaştırılmasını da oldukça kolaylaştırıyor ve penetrasyonu hızlandırıyor. Öyle ki, ilk PDA modelini pazara sunan Palm o dönem dünya çapında 1 milyarıncı satışına 18. ayda ulaşmışken iPhone 4S bu satış rakamına sadece 24 saat içerisinde ulaşabiliyor.

Son olarak, peki dijitalde işleyen esas kanunlar neler?
3 başlıkla sıralayabiliyoruz.
1- Moore Kanunu. Intel'in kurucularından Gordon Moore'un savunduğu bir teori. Mikroçip teknolojisi geliştikçe çiplerin hızlarının artacağı ve boyutlarının küçüleceğine ilişkin. Bugünkü dünya için hiç de yanlış sayılmaz evet.
2- Metcalfe Kanunu. Adını internet protokollerini hizmete sunan şirketin kurucularından Bob Metcalfe'ten alıyor ve etkileşimli bir platform olan internette networke katılan kişi sayısı arttıkça o ağın yarattığı değerin artacağını savunuyor. Bugün Facebook, eBay, Kariyer.net gibi etkileşimli pek çok site bu teoriyi doğruluyor. Değer bolluktan yaratılıyor!
3- Jobs Kanunu. Adını Apple'ın dahisi Steve Jobs'tan alıyor. Bu ise aslında Yusuf Azoz'un teorisi ve Apple'ın dokunmatik teknolojisiyle başlayan dijital yenilenmenin yakın zamanda üst seviyede talimat ve etkileşime olanak verecek ürünlerle devam edeceği yönünde.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder