13 Kasım 2012 Salı

Prensesin Doğum Günü

Sevgili Oscar Wilde,

Bu nasıl kurgu, nereden nasıl geldi aklına? derken dilinin, hikayelerinin ve hayallerinin gücüne hayran bırakıyorsun insanı, ya da tek bir cümlede darmadağın ediveriyorsun.

Bunlardan birinde de şöyle demişsin mesela bak:

....cüce çok mutludur. Kendisine çiçek atan prensesin ona aşık olduğunu zanneder. Prensesi aramak için sarayın odalarında gezinmeye başlar. Odaların birinde bir yaratık görür. Cüce ne yapsa yaratık da aynısını yapmaktadır. Sonra gördüğünün bir yaratık değil kendisi olduğunu anlar. Kambur sırtından, çarpık bacaklarından utanır. Kendisini sevdiğini zannettiği prensesin aslında onun çirkinliğiyle alay ettiğini anlar. Ağlayarak yerde tepinmeye başlar. O sırada prenses içeriye girer. Cücenin yine kendisini eğlendirmek için rol yaptığını zanneder ve onu alkışlar. Ama cüce tepki vermez, hıçkırıkları gitgide azalır, elini göğsüne bastırır ve kımıldamadan öylece kalır. Prenses kalkmasını emreder, cüce kalkamaz. Prenses mabeyincibaşına onu kaldırmasını emreder. Cücenin yanına giden mabeyincibaşı “Küçük komik cüceniz bir daha asla dans edemeyecek. Yazık oldu çünkü o bu çirkinliği ile kralı bile güldürebilirdi.” der. Prenses “Peki neden bir daha dans edemeyecekmiş?” diye sorar. Mabeyincibaşı cevap verir, “Çünkü onun kalbi kırıldı.”

Peki o zaman.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder